13 Haziran 2021 Pazar

Her ölüm erken ölümdür

 

‘Her ölüm erken ölümdür’ der Süreya…

Geriye keşke’ler, acaba’lar kalır, bir de hatıralar… Bugün benim en buruk doğum günüm… Canım babaannemi kaybedeli üç gün oldu… Onun ismini taşıyorum ben… Kafamda onun her kapıyı açıp beni karşısında gördüğünde ‘ooo hele şükür geldin’ diye sitem edişi, sonra da gülerek sarılıp ‘hoşgeldin’ diyerek kocaman öpüşü… Oturduğumuzda konuşacak konu bulamadığımızda ise çocukluğunda öğrenip hiç unutmadığı o güzel manileri arka arkaya dizerek söyleyişi… Bazılarını hala dinliyorum kayıttan ama çoğunu kaydetme fırsatı bulamadan göçüp gitti bu dünyadan… Son senemizde bulaşıcı hastalık korkusuyla ya da bahanesiyle mi bilmiyorum doğru dürüst vakit geçiremedik birlikte… Keşke daha fazlasını yapabilseydim, daha fazla görebilseydim onu ama elimden bir şey gelmedi. Yine de sahip olduğumuz anılara sığınıyorum. Arka bahçede toplanıp gırgır şamata yaptığımız günler, kuzenlerle salıncağı kapmak için koştururken babaannemin çoktan salıncağa yerleştiğini görüp hayıflanmalarımız, yazları bahçede bütün aileyi toplayarak yaptığımız tiyatro gösterileri, Şile’yle başlayıp Ömerli’yle biten pikniklerimizdeki mangal keyifleri, amcamın dükkanındaki yılbaşı eğlenceleri, babaannemin bir ekmeği döndürerek yaptığı gutlar, her Kurban bayramı kesilen etten yaptığı kızartmaların tadı, ne çok şey kaldı çocukluğumuzda… İşte o kalabalık aileyi, etrafında koşturan çocukları ne çok severdi babaannem… Yaşama isteği ve direnci de çok yüksekti, hastane yatağında kıvranırken bile söylediği son söz ‘Allah büyüktür’ oldu. Hep umutla tutunmaya çalıştı hayata, hiç şikayet etmedi. Kimseye sesini yükselttiğini duymadım, kalp kırdığına ya da kötü konuştuğuna şahit olmadım. Bizi hep el üstünde tuttu, destekledi, iyi olmamız için dualar etti. Bütün çocukları ve torunları olarak hepimiz ondan razıydık, inşallah o da bizden razı gitmiştir. Seni seviyoruz ve özlüyoruz babaanne... Işıklar içinde uyu, ismin bana emanet...