3 Eylül 2018 Pazartesi

Landscape with the Fall of Icarus



Pieter Brueghel'in 'İkarus'un Düşüşü Sırasında Bir Manzara' adlı tablosuna dikkatle bakalım. Ön planda bir çiftçi sabanla toprağı sürüyor, hemen arkasında bir çoban koyunları otlatıyor, kıyıda ise bir adam balık tutuyor. Yeşilin en canlı tonları hakim etrafa, hatta denize bile yeşilin dingin enerjisi yansımış... Uzaklarda buzul dağlar ve kayalıklar, geçip giden gemiler... Hayat normal akışında seyrediyor, hiçbir olağandışılık yok... Peki tabloya ismini veren İkarus kim, nerede ve nereden düşüyor? 

İkarus, Yunan mitolojik karakteri Daidalos'un oğlu ve babasıyla birlikte Kral Minos tarafından hapsedildiği labirentten kaçmak istiyor. Üstün meziyetleri olan zanaatkar Daidalos, labirentten kurtulabilmeleri için iki çift kanat yaparak bunları balmumu yardımıyla oğlunun ve kendisinin omuzlarına tutturuyor. Oğlunu da çok alçaktan uçarsa denizde boğulabileceği,  çok yüksekten uçarsa da güneşin balmumunu eriteceği konusunda uyarıyor. Ancak kanatlarıyla havalanan İkarus, uçmanın verdiği coşku ve sarhoşlukla yükseldikçe yükseliyor. En sonunda balmumu eriyip kanatlarındaki tüm tüyler dökülünce de denize çakılıveriyor.

Evet, resimdeki denizde görülen bacaklar ve etrafında uçuşan tüyler İkarus'a ait. Ikarus'un kanatları eriyor, çığlıklar içinde havadan süzülüp denizi yararak suya gömülüyor. Ancak, kimse onu görmüyor, kimse duymuyor, kimse yardımına koşmuyor. İkarus ölüyor ve manzara sadece ona 'eşlik ediyor'. Melih Cevdet Anday'ın 'İkarus'un Ölümü' şiirine de ilham veren bu düşüş adeta modernizmin getirdiği 'yabancılaşma'yı resmediyor. Camus'nun ya da Sartre'ın romanlarında anlattığını, Brueghel'in tablosunda tasvir ettiğini, Melih Cevdet de şiirinde dile getiriyor: İkarus ölüyor, ancak 'herkes işinde gücünde' olmaya devam ediyor.


"Doğum çoğuldur, ölüm tekil
Mumdandı aç tutkumun kanatları
Uçuyordum sevinç içinde.

Herkes işinde gücündeydi
Yok olmuş damlar ki unuttum.

Ve güneşin basamağından döndüm geri
Üfür üfürü uçardı yalnızlık
Zamansızlığın kanadı yalnızlık.

Hiç yıldız doğmadı ben gökte iken
Ne düşlediğimi unuttum.

Çift sürüyordu bir köylü iki büklüm
Kalkmak üzereydi ak bir gemi limandan
Denize düşeni kimse görmedi.

Herkes işinde gücündeydi
Ve acı çekmeği unuttum.

Belleğimde hâlâ gökyüzü dünya
Yüreğin yaban arısı yalnızlık
Yaşantısız daldı yalnızlık.

Tükenmiş tutkumun neşeli ağırlığı
Göksel erincimi unuttum.

Ölmeden bütün sabahlarımı unuttum
Denize düşeni kimse görmedi
Gökten indiğimi kimse görmedi.

Ak bir gemi kalkıyordu limandan
Görmediklerimi unuttum.

Bölünmemişti tarihsiz gün
Varlığın kanatsız adı yalnızlık
Sudan dışarda kalmış ayaktı yalnızlık.

Soyağacına tırmanmıştım putsuz tanrının
Ölümün dilini unuttum.

Düşüncem yavaş yavaş giriyordu varolana
Tam bir uygunluk yoktu aramızda
Saydam yağmur gibiydi canlandıran ölüm.

Herkes işinde gücündeydi
Olanı biteni unuttum.

Yaşadığıma inanılmaz benim
Masal kahramanı gibiyim
Kimse görmeden yittim gittim."
       
                                        Melih Cevdet Anday, İkarus'un Ölümü