Seçkin şair ve yazarların
oturduğu bir rakı sofrasında ne kutlanır? Yeni bitmiş bir roman? Henüz karalanmış
bir şiir? Peki ‘Ölmemek’ kutlanır mı mesela? Hem de her sene aynı gün ‘ölmemek’
e içilir mi?
Hala ölmediysen içilir tabi, İkinci Yeni’nin gücü
aşkına:G
O gün Eski Rumelihisarı Lokantası
bir İkinci Yeni buluşmasına şahit oluyor. Masada kimler yok ki, Turgut Uyar,
Edip Cansever, Salim Şengil, Can Yücel….. Muhabbet koyulaşınca ‘Destina’ isimli
bir hanım vücudunda dolaşan bir iğnenin varlığından bahsederek bu iğnenin
kalbine saplanması korkusundan dem vuruyor. Bunun üzerine Turgut Uyar bir şişe
rakı satın alarak şişenin üzerini masadaki arkadaşlarına imzalatıyor ve denilen
o ki, imzalanan şişe Destina Hanım’a gelecek seneye kadar saklanması koşuluyla verilerek o
gün hep beraber içilmesi tasarlanıyor. Gerçekten
de bir sonraki sene geri dönen bu rakı şişesi, hem bir kadının yaşama gücü hem de ‘Ölmeme
Günü’nün başlangıcı oluyor. Bundan sonra her sene 26 Mart günü, açılmamış,
imzalı bir rakı şişesi gruptan birine verilerek seneye kadar ‘sağlam kal’ması
temenni ediliyor ve böylece 26 Mart 1985’e kadar süren ‘Ölmeme Günü’ kutlamaları,
o sene içinde Turgut Uyar’ın ölümüyle son buluyor.
Son yıllarda Turgut Uyar sıkılmış
olacak ki dostlarının rüyalarına girerek bu geleneği yeniden canlandırmaya
çalışıyormuş, ben de bu bahaneyle aynı masada oturmak isteyeceğim şair
abilerimi yad edeyim istedim. Yarını bilmem ama ‘26 Mart 2015 Ölmeme Günü’nde tekrar buluşmak
dileğiyle… Cemal Süreya’nın dediği gibi: “Özgürlüğün geldiği gün… O gün ölmek
yasak”